MAKALE ÇAĞRISI

 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi dergisinin 23’üncü sayısının tematik içeriği, Türkiye’de iletişim araştırmalarının duayeni olan Prof. Dr. Ünsal Oskay’ın entelektüel ve bilimsel mirasına ayrılmıştır. Bununla birlikte dergimizde her zamanki gibi başka alanlara ve disiplinlere ilişkin makalelere de yer verilecektir.

Ünsal Oskay’ı tanımlamak için elimizde fazlasıyla sıfat var: Türkiye’de iletişim bilimlerinin kurucusu... Eleştirel düşünce içerisinde önemli bir teorik damar olan Frankfurt Okulu’nu ve bu okulun düşünürlerini ve çalışmalarını Türkiye’deki akademik çevrelere tanıtan bir entelektüel... Hocaların hocası (vs.)…  Bunların hepsi doğru.  Esasen bütün bu nitelemeleri mümkün kılan şey onun güçlü bir toplumbilimci olmasıdır. Çağının terminoloji fetişizmine, yöntembilimsel kısırlaştırmaya, felsefe ve tarih karşıtlığına saplanmış bir toplumbilimsel düşünce anlayışı yerine, toplumbilimsel düşünceyi “değişmeye zorunlu” mevcut toplumun sorunlarının anlaşılıp açıklandığı, toplumların daha ileri toplumsal sistemlere geçişi için gerekli bilgilerin üretildiği bir çalışma alanı olarak görmüştür. Toplumbilimsel düşünceyi “toplumların egemenleri adına evcilleştirmeyi bilimselliğin vazgeçilmez koşulu sayanlara” karşı, günümüz toplumsal sistemlerindeki varoluşumuzun ve sürdürdüğümüz hayatların akıl dışılığını kavramaya yönelmiş ve yönelecek olan insan aklına bu zorlu yolunda yardımcı olması gereken bir alan olarak görmüştür. Bütün çalışmalarında, tarih ve sanatı, ama özellikle de edebiyatı toplumsal bilimlerin muhayyile zenginliği için zihinsel bir araç olarak sunmuştur. Çünkü günümüz dünyasının kendi sorunlarının göğüslenmesini, Homeros’tan, Cervantes, Baudelaire ve Melville’e, Rousseau’dan Marx, Adorno ve Benjamin’e kadar, insanın eksik varoluş sergilemekte olduğunu söylemiş olanların yapıtlarında bulacağına inanmıştı. Bu geniş ve derin ufku Ünsal Hoca’yı sayıca az ama kökleri bakımdan güçlü düşünürlerden biri yapmıştır.

En tanındığı alan olan popüler kültür merakı da onun toplumbilimci karakterinin ürünüdür.  Onun popüler kültüre merakı, insani sefaletimizin sona erebilmesi için, gerçekliğin aldanımsız algılanışı ve onunla hilesizce yüzleşme zorunluluğundan doğar. Ünsal Hoca’nın gündelik yaşam kültürüne meraklı aklı, gerçeklik algımızı hayatı gündelik yaşam kalıpları içinde kavrama ve bununla yetinme düzeyinden çıkarıp, yaşayıp unutacak olduğumuz yaşam deneyimlerimize eleştirel bir uyanıklık ve ayık kafa ile bakmak ve bu sayede doğru anlayıp unutmayarak, bir belleğe, bir tarih bilincine dönüşmesine katkıda bulunmak gayesindedir. Zira, Hoca’ya göre, tıpkı “çapaçul ekonomi”, “kulluğa dayalı siyaset”, “çamurlu sokaklar”, “çirkin yapılı evler”,  “bakımsız okul binaları” gibi, kötü diziler, bayağı filmler, ucuz romanlar vs. de insani sefaletimizin göstergeleriydiler.

Kitapları, yazıları ve çevirileriyle Türkiye’nin akademik/entelektüel dünyasına yepyeni hevesler ve arzular yüklemiş olan Oskay, eleştirel düşüncenin “insanın özgürleşime en yakın eylemi” olduğuna inanırdı. Bu nedenle Ünsal Oskay, Türk akademyasının tarihsel zayıflığı içinde daima özgün ve ayrıksı bir noktada durmuştur. Zifiri karanlıkta yıldızların daha da parlak görünmesi gibi, Ünsal Hoca hâlâ başka bir devirden ışıldayan, yol göstermeye devam eden bir işaret fişeğini andırmaktadır. O ışığın peşinde “yıldızın parladığı yeni anlar” yaratabilme hevesindeyiz. Bu çerçevede:

1)      Oskay’ın çalışmaları ve yapıtlarını konu alan inceleme ve değerlendirmeler

2)      Veya onun ilgi duyduğu konularda ve çalışma alanlarında yapılmış yeni araştırmalar,

dergimizin ana içeriğini oluşturacaktır.

Bu tema çerçevesindeki ve başka alanlardaki makalelerinizi 31 Temmuz 2015 tarihine kadar bekliyoruz.

HIZLI ERİŞİM